İletişim
Adres: Fulya mah. Büyükdere cad. 74/A No: 60. Torun Center Mecidiyeköy. 34394 (Eski Ali Sami Yen Stadı Yeri)
Telefon: 0535 642 07 73
D vitamini gerçeği !!
D vitamini gerçeği !!
D vitaminin diğer vitaminlerden farkı besinlerde çok az miktarda alınabilmesidir. D vitamini günümüzde hormon olarak kabul edilmektedir. Vitamin D besinlerden %10-20, geri kalanı ise ultraviole B (UVB) ışını ile deride sentezlenir.
D vitamini sentezi için güneş ışınlarının cilde temas etmesi gerekir. UVB ışınları dünyaya Zenith açısı ile ulaşır ve bu açı D vitamini sentezinde önemlidir. Bu nedenle ülkelerin ekvatora uzaklığı önemlidir. Ülkemizde Mayıs-Kasım ayları arası D vitamini sentezi için uygun aylardır. Zenith açısı ise saat 10.00-15.00 arasında D vitamini sentez için uygundur. Bu nedenle bu aylar ve saatlerde güneşe çıkmak gerekir.
Yaz aylarında bu saatte güneşe çıkıldığı zaman deride hafif pembeleşme oluşacak kadar kalındığında 20000 IU eşdeğerinde D vitamini deride sentezlenir. Sadece el, kol bacaklar güneşe çıkarılırsa 3000 IU D vitamini sentezlenir.
Beyaz tenli kişilerde 10-15 dakikada hafif pembelik oluşur, koyu renk ciltlerde bu süre 2-3 kattır. Koruma faktörü kullanılması (15’den fazla), cam ve tül arkasından güneşlenme D vitamini sentezi oluşturmaz.
Neden D vitamini bu kadar düşük?
D vitamini immün sistem için çok önemlidir ve D vitamini hormon olarak kabul edilmektedir. İmmun sistem hücrelerinde D vitamini reseptörleri bulunmaktadır. Otoimmun hastalıklarda antikorların yükselmesi ile D vitamini bu reseptörlere bağlanamaz. Hashimoto tiroidit hastalığında D vitamini düzeyi genellikle düşüktür. Ayrıca D vitamini düşüklüğü de otoimmun hastalıkların gelişimine zemin hazırlar.
Güneş enerjisi ciltteki 7-dehidrokolestrolden D3 vitaminine çevirir. D3 vitamini karaciğere ve böbreklere taşınır. Böbrekler D3 vitaminini, aktif D vitaminine dönüştürür. Balık ve yumurta sarısı dışında yiyeceklerde bulunmaz ve gıda yoluyla alınsa bile, aktif forma dönebilmesi için değişime uğrar.
Atmosfere ulaşan güneş ışınları UVA ve UVB dir. UVA, camdan ve giysilerden geçer ancak D vitamininin üretimini sağlamaz. Ayrıca UVA cildin derin tabakasına ulaşarak erken yaşlanmaya, cilt kanserine neden olabilir. UVB ışınları ise cam ve giysilerden geçmez, D vitamini sentezini yapan ışındır.
20 koruma faktörün üstünde kullanılan koruyucu kullanıldığı zaman D vitamini sentezi yapılamaz. Cilt rengi koyu olan kişilerde D vitamini sentezi oranı daha düşüktür. Yağ dokusu fazla olan kişilerde de D vitamini sentezinin daha az yapılabildiği de bilinmektedir.
Öğle saatlerinde yaklaşık 10 dk süre ile koruma faktörü kullanmadan güneşte kalmak D vitamini sentezi için yararlı olacaktır. Yeterli olmadığı durumlarda da takviye alınması önerilmektedir.
D vitamini eksikliği olması beklenen kişiler
Yaşlılar, koyu cilt rengine sahip olanlar, obezite, Vitamin D metabolizmasını hızlandıran ilaç kullanımı, yetersiz güneşte kalma, osteoporoz, nontravmatik (spontan) kırık oluşumu, osteomalazi, emilim bozuklukları, kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer hastalıkları, hiperparatiroidi
D vitamini eksikliğinde hangi hastalıklar görülür?
D vitaminini aktive eden enzimler ve D vitamini reseptörleri vücutta immun sistem hücrelerinde bulunur. D vitamini eksikliği olan kişilerde tiroidit, romatoid artrit, multipl skleroz, Tip 1 diyabet gibi otoimmun hastalık riski daha fazladır.
Yapılan çalışmalar, Hashimoto tiroiditinin D vitamini eksikliğinde daha fazla görüldüğünü göstermektedir ancak bazı çalışmalarda da ilişki olmadığı vurgulanmaktadır. Otoimmun hastalıklar ile ilişkisi kesin olarak bilinen D vitaminin, Hashimoto tiroidit ile ilişkisini ortaya çıkaracak çalışmalara ihtiyaç vardır. Şimdiye kadar D vitamini tedavisinin tiroidit üzerine etkisi ile ilgili bir araştırma yapılmamıştır. Ülkemizde D vitamini eksikliği yaygın görüldüğünden pek çok kadın D vitamini takviyesi kullanmaktadır. Bu açıdan da bakıldığında, tiroidit hastalarında D vitamini takviyesinin verilmesi uygun görülmektedir.
D vitamini hangi düzeyde olmalı dır ?
D Vitamini günümüzde hormon olarak kabul edilmektedir. Dünyada yaklaşık bir milyar insanda D vitamini eksikliği olduğu tahmin edilmektedir. D vitamini düzeyini değerlendirmek için kanda (serumda) “25 hidroksi (OH) vitamin D” düzeyi ölçülmelidir.
25(OH) vitaminin D’nin “en uygun” düzeyi hakkında görüş birliği olmamakla birlikte, çoğu araştırmacı D vitamini’nin; 30 ng/ml’nin (75 nmol/L) üzerindeki düzeyini yeterli, 20 ile 30 ng/ml (50-75 nmol/L) arasındaki düzeyi yetersizlik, 20 ng/ml’nin (50 nmol/L) altındaki düzeyi eksiklik olarak kabul etmektedir.
D vitamini düzeyinin 20 ng/ml’nin altında olmasının kemik sağlığını olumsuz etkilediğini gösteren çok sayıda araştırma mevcuttur ancak yine de, kemik sağlığı için en uygun D vitamini düzeyi konusunda görüş birliği yoktur. Bu nedenle bazı araştırmacılar D vitamini düzeyini 70-80 ng/ml düzeyinde olması gerektiğini savunmaktadır. D vitamini düzeyi 150 ng/ml den fazla olduğu durumlarda vitamin D intoksikasyon düşünülebilir. Bu nedenle genel olarak 100 lü değerlerin üstünde tutulması önerilmemektedir.
25(OH) vitamin D düzeyi 20 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesi yapılmalıdır. Vitamin D eksikliği olanlara (<10-20 ng/ml) 50000 IU/hafta (bir şişe D vit 3 damla), 6-8 hafta süre ile vitamin D verilmeli ve serum 25-hidroksi vitamin D düzeyinin 30 ng/ml ve üzerine çıkarılması hedeflenmelidir. Hedeflenen serum vitamin D düzeyine ulaştıktan sonra, vitamin D günlük idame dozu ile devam edilmelidir. Hedeflenen serum düzeyine ulaşılmadığı durumlarda, vitamin D tedavisine 50000 IU/hafta, 3-6 hafta süre ile devam edilebilir. 25(OH)D düzeyi 30 mg/ml olduğunda, günde 800-1500 IU oral yol ile idame edilebilir. “Türkiye Endokrin Metabolizma Derneği” önerisidir.
D vitamini ile birlikte K2 vitamini kullanımı gerekliliği doğru mu?
K vitamini yağda eriyen koagülasyon (kanın pıhtılaşması) ve kalsiyum dengesinde görev alan bir vitamindir. Son yıllarda K vitamini desteğinin alınması konusunda çelişkili bilgiler yer almaktadır. Bu yazı bu konuyla ilgili yapılmış bilimsel çalışmalardan derlenmiştir.
İki çeşit K vitamini bulunmaktadır. Pıhtılaşma fonksiyonu uzun yıllardır bilinen K1 vitamininin kaynağı yeşil yapraklı sebzeler ve bazı bitkisel yağlardır.
Pıhtılaşma fonksiyonu çok daha az olan K2 vitamini ise bağırsak bakterileri tarafından sentezlenir ve hayvanlar gıdalarda bulunur.
Yeni doğan bebeklere K vitamini iğnesinin yapılmasının nedenleri; (1) anne sütünde yetersiz K vitamini olması, (2) bebeklerin bağırsaklarında bakterileri olmaması nedeni ile K vitamininin sentezinin başlamamasıdır.
K2 vitamini eksikliği vasküler kalsifikasyon (damar çeperlerinde kireçlenme) ve osteoporoz ile bağlantılıdır. K vitaminine bağlı bir protein olan MatrixGLa protein (MGP) yumuşak doku ve damarlara kalsiyum birikimini engeller. K vitamini desteğinin osteoporoz ve vasküler kalsifikasyonu engellemek için verilmesi konusunda fikir birliği yoktur ve bu konuda ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Vitamin K2’nin de iki formu vardır: (1) Menaquinone-4 (MK-4) ve (2) Menaquinone-7 (MK-7). MK-4 süt, peynir, yumurta gibi hayvansal gıdalarda, MK-7 ise fermente gıdalar ve Japonya’da tüketilen “Natto” isimli bir besinde yüksek oranda bulunmaktadır.
Günlük K vitamini ihtiyacı kadınlarda 90 mikrogram, erkeklerde 120 mikrogramdır. Uzun süre antibiyotik kullananlarda, yağ emilimini bozan ilaç kullananlarda, ciddi bağırsak ve karaciğer hastalığı olanlarda K vitamini eksikliği görülebilir.
Kemik sağlığı için D vitaminin olumlu etkisi uzun yıllardır bilinmektedir. D vitamini eksikliği olan kişilerde D vitamini takviyesi kalsiyumun atılımının engellenmesi ve kemiklere transportunu sağlar. Bu etkinin artması amacı ile D vitamini ile birlikte K2 nin kullanılması ile yapılan deneysel ve klinik çalışmalarda farklı sonuçlar elde edilmiştir. Bu nedenle kemik sağlığı için birlikte kullanım önerisi yoktur.
Son aylarda D vitamininin yumuşak dokularda kalsifikasyonunu engellemek amacı ile K2 ile birlikte alınması önerilmektedir. Uzun süre çok yüksek dozda D vitamini kullanımının ciddi yan etkilerinin olduğu bilinmektedir. Yan etkilerden korunmak veya D vitamininin daha yararlı olması için K2 vitamini ile birlikte kullanımına dair bilimsel bir öneri bulunmamaktadır. Tartışılan konu kemik ve kardiovasküler sağlık için D vitamini ile birlikte K2 nin birlikte kullanımıdır.